Bügün Allah’ın izniyle bu zamandaki cazibedar fitne ile ilgili bahsedeceğiz ve bunlardan nasıl kurtulabiliriz? Onunla ilgili konuşacağız. Öncelikle hepimizi cezbeden bir internet var. İnternette sosyal medya var, sosyal medyada birçok mecra var. Dışarıda, sokakta, televizyonda, arkadaşlarımızın yanında hatta askerde bile cezbeden bir şey var, bu cezp edicilik bizi kendine doğru çekiyor. Biz bunlar karşısında nasıl durabiliriz? bundan bahsedeceğiz.
Bu soruyu Bediüzzaman Said Nursi’ye Sormuşlar Bediüzzaman da şöyle cevap vermiştir;
‘’Cazibedar bir Fitne içinde bulunan daha aklını kaybetmeyen bazı gençlerle bir konuşmadır.’
Bir kısım gençler tarafından şimdiki cazibedar ve aldatıcı levhiyat ve hevasatın hücumları karşısında ahretimizi ne surette kurtaracağız? diye Risale-i Nur’dan medet istediler…Ben de Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi namına onlara dedim ki:
KABİR var!’’
Sorun bir ateiste ölüm var mı yok mu diye? Evet Var diyecektir. Gayri meşru dairede yüzen bir adama sorun ölüm var mı? evet var, kesinlikle var diyecektir. Ve Müslüman, Hristiyan ve Yahudi yani herkes ölüm gerçeğini kabul edecektir. Üstad Bediüzzaman’ da Hadis-i şeriflerlerden ayetlerden süzmüş olduğu bu dersi aklımıza yerleştireceK.
Şimdi önce bu hangi zamanda sorulmuş ? Onu anlamaya çalışalım.
Üstadımıza sorulduğu zamanda internet yok, sosyal medya zaten yok, televizyon yok, bazı yerlerde elektrik yok, +18 neşriyat ortada yok öyle bir şey yok…
‘’Cazibedar bir fitne içinde bulunan levhiyat’’…
Bunu biraz açıklayalım; levhiyat şeriatın karşısında olan her şey yani şeriatın uygun görmediği her şey levhiyattır, yani boş malayani şeylerdir. Cazibedarı da şöyle düşünün;
Bir mıknatıs var elimde bir elimde de iğne var.İğne iradesiyle mıknatısa gitmek istemiyor ama mıknatısın çekim gücü iğneyi kendine çekiyor.Nasıl cazibedar değil mi?Bakın nasıl kendine çekiyor.Şimdi sokakta yada sosyal medyada instagramda durumları kontrol edelim, o durumlardaki kim baktı? nereye baktı? ne şekilde baktı? ne şekilde düşündü? internette mesela bir bayan kolay bir şekilde fotoğrafını ‘’kilitli’’ sosyal medya hesabına atıyor.Onu takip edenler açık olduğu için görebiliyor istediği şekilde bakabiliyor.Bakın üstadın zamanına dönelim; internet yok, televizyon yok, +18 neşriyat yok, akıllı telefon yok doğru mu? En sıkıntılı kadının eteği dizinin altında ayağının üstünde olan bir zamanda gençler gidiyor diyorlarki Üstadım bu zamanda ahretimizi ne surette kurtaracağız?
Mehmet EDE olarak ben düşünüyorum biz bu zamanda ahretimizi ne surette kurtaracağız? nasıl kurtaracağız ki imanımız bizi cennete götürsün.Şimdi biz o zamanı burada bir insana anlatsak,( 1920-1930 arası) diyecektir ki,o zaman Peygamber Efendimiz (S:A:V) zamanı mı asrı saadet mi?onlar geride kaldı diyecektir.
Öyleyse şimdiki zaman ne zamanı? bakın nasıl bozulmuş 1920 yılları ve takriben 2020’ye vardık bakın yüz yılda ne kadar büyük bir bozgunculuk ortaya çıkmış.
Şimdi o soruyu soran gençler üzerinden mi konuşalım yoksa kendimiz üzerinden mi konuşalım?
Şimdi bu derse oradaki gençler mi çok muhtaç,yoksa biz mi muhtacız?Biz muhtacız değil mi? Çünkü bize hücum eden düşman, bir değil, iki değil, üç değil.Sadece sokakta dolaşmak bile gaflete batmamıza yetiyor.En namuslu en dindar adam önüne bakıyorken bile haram görme ihtimali yüzde yüz, yav haramın önüne çıkma ihtimali yüzdeyüz! +18 neşriyat almış başını gitmiş, on yaşındaki çocuk bile o saçma sapan yerlere giriyor.Görün nasıl bize hücum ediliyor.Sonra da bizden başarı bekliyorlar nerde nasıl başarı çıkacak?hep boş şeyleri düşünen hep kendi hevesi uğruna çabalayan gençler oluşturdular.Sizin günahınız yok ha. belki sizin günahınız kendinizi koruyamamanızdan, en büyük günahı televizyon yapıyor internet yapıyor.Her biri bir dessas her biri bir şeytan adeta şeytandan ders alır gibi bize dersler veriyorlar ve bizde onlara uyuyoruz.Televizyonun karşısında çocuklarımız annelerimiz babalarımız eşlerimiz bacılarımız kitlenmişler.Başkası olmaya çalışıyorlar,erkekler kitlenmişler başkası olmaya çalışıyorlar. Bir dönem deli yürek olmaya çalıştılar bir dönem Polat alemdar olmaya çalıştılar.Bizi boşaltılar tamamen dini yönden sıfıra çektiler…
Şimdi soruyorum size gidip siyasetle mi uğraşalım, ya da gidip şeriatta kol kesme var kafa kesmek var bununla mı uğraşalım?Ya da insanların en önemli noktası İMANIMI KAZANMAK VEYA KAYBETMEK DAVASINI MI KONUŞALIM ? bunu konuşalım değil mi?
Peygamber efendimiz (S.A.V) söyle buyuruyor;
‘’Şüphesiz şu kalpler demirin paslanması gibi paslanır.’’Bunu nasıl anlamalıyız?
Cennet anlatıldığı zaman böyle size bir boşluk geliyor mu? kendinizden geçiyor musunuz? ya da cehennem anlatıldığı zaman ağlayıp kafanızı sağa sola vuruyor musunuz?Burada bir derse katıldıktan sonra ben kendime de söylüyorum adam oluyor muyuz? Olmuyorsak demek ki kalplerimiz paslanmıştır demektir.Kalpler demirin paslanması gibi paslanır diyor Resullah! (s.a.v) Oradaki sahabeler soruyor bunun cilası var mı? yani bunu temizlemenin bir yolu var mı Ya Resullulah?
Peygamber efendimiz S.A.V diyor ki;
‘’Onun cilası Kuran’ı okumak Kuran’ı anlamak ve ölümü çokça zikretmektir’’
Hangimizin aklına ölüm geliyor Allah aşkına? bugün ölümü kaç kişi düşündü? hergün ölümü düşünüyor muyuz? her an düşünemiyoruz dalıyoruz gidiyoruz…
Evet, ikinci Hadis Peygamber Efendimiz( S.A.V) mescide giriyor. Bakıyor ki mescitte bir köşede sahabelerden bir kısmı gülüyorlar neşeleri yerinde peygamber Efendimiz onları görüyor ve diyor ki;
‘’Eğer ki lezzetleri acılaştıran ve tahrip eden ölümü çokça zikretseydiniz şimdiki güldüklerinize ağlayacaktınız.’’bakıyoruz çevremize kafeye gittiğimiz zaman herkes laylaylom eğleniyor sinemalarda gülüyorlar eğleniyorlar yani bunların olma amacı ne?
Sürekli bakın kötü bir şey yok normal bir şey, her şey çok güzel daha güzel olacak yani yalancı bir cenneti yaşatmaya çalışıyorlar.
Peygamber Efendimiz(S.A.V) diyor ki;
En akıllınız kim biliyor musunuz?
Sahabelere soruyor, sahabelerde diyor ki; Allah’ın Resulü daha iyi bilir.
Diyor ki; sizin en akıllınız ölümü çokça zikreden ölümü sürekli anan sürekli düşünen ve ölüm için yani kabrin arkası için çalışandır.
Üstat Bediüzzaman bakın nasıl derlemiş; benim yanıma gelen gençlere dedim ki, kabir var kimse inkâr edemez. Herkes ister istemez oraya girecek, kimsenin elinde var mı ben girmeyeceğim herkes ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek içinde üç yoldan başka yol yok. birinci yol; kabir, ehli iman için bu dünyadan daha güzel bir alemin kapısıdır.Ehli iman için Allah Kuran’ı kerimde, sabırlı olmayı ve müminlerin birbirleri aralarında samimi olmasını, birbirlerine yalan söylememesini, birbirlerini aldatmamalarını ve namazlarını dostoğru kılmalarını müminlerden ister. Allah’u Teâlâ’nın dünya sınavında kopya çekmekte serbest! Al çek… Hanginiz kopya çektiniz? Biz okul okuyoruz değil mi? Yok yav okulda da kopya çekmedim burada da kopya çekmem diyoruz. ALLAH diyor ki, sana kopya çek kopya bak yarın gideceğin yerde ne yapacaksın ona göre kendini düzenle diyor, sen düzenlemiyorsun.
İnşallah iman ehli oluruz .
Ehli iman için Cennet nasıl bir yer diye soruyorlar.
Peygamber Efendimiz S.A.V diyor ki;
‘’Cenneti ne göz görmüş ne kulak işitmiş, beşerin kalbine böyle bir yer gösterilmiş nasip edilmiş’’ yani o kadar güzel bir yer.
Üstat başka bir yerde ne diyor ki;
Bu dünya ahirete nispeten bir ZİNDAN hükmündedir.Zindan.kendini şimdi zindanda düşün dışarıya çıkamıyorsun kimseyle iletişim kuramıyorsun tek başınasın şimdi sizi zindandan çıkardıkları zaman ne kadar mutlu olursunuz ne kadar huzurlu olursunuz aynen onun gibi dünyada gezip dolaşıyorsun ya öldüğün zaman eğer ehli iman olarak ölür isen cennete gittiğin zaman ilk unuttuğun şey dünyadaki işte bu sıkıntılar bu problemler olacak ne kadar güzel bir yer ehli iman için, inşallah ehli iman olmak içinde çapa göstermemiz lazım. Maaş almak için çaba gösteriyoruz değil mi? Hasta olunca iyi olmak için hastaneye gidiyoruz, evlenmek için gidip kız arıyoruz doğru mu? annelerimiz arıyor ondan sonra gidiyoruz istiyoruzi.
Allahın emriyle evleniyoruz doğrumu şöyle söyleyeyim düğüne gitmek için hazırlanmıyor muyuz yav yarın kesin öleceksin, ÖLÜM için neden hazırlanmaz bir insan? Ama ne dedik başta dedik ki Akıl Şart, akılsız değiliz doğrumu o zaman Allahın emirlerine uymamız gerekiyor uymaksak ehli iman olmayız ehli iman olmazsak ikinci Yol ahireti tasdik eden yani cennet cehenneme inanıyorum diyen ahireti tasdik eden fakat sefahat ve delalette gidenlere bir hapsi ebedi ebedi bir hapis ve bütün dostlarından bir tecrit, bir ayrılık içinde bir hapsi münferit. Şöyle düşünün Amerika’da bazı hapishaneler var hani diyoruz ya e tipi c tipi f tipi vs. bir hapishane var normalde 2metreye 2 metre olunca kurtarıyor seni hani biraz sıkıntı çekersin ama hapsi münferidi anlamak için tek başına hapise giriyorsun ya onu anlamak için şimdi tasvir ediyorum bak gidiyorsun tuvalet hemen ayağının altında yatak yok ayaktasın kapıyı kilitliyorlar .50cm’e 50cm düşün seni koyuyorlar dimdiksin günlerce orda bekliyorsun çıldırırsın değil mi? orda o durumda kendini düşün hapsi münferitsin kimseyle görüşemiyorsun kimseninde sesi sana gelmiyor tamam mı? Şimdi sen mezara girdiğin zaman bundan daha beteri olmuyor mu?
Sevdiklerin seni hemen alelacele hazırlıyorlar, en sevdiğin kişi ilk küreği kapıp üzerine toprağı atan kişi oluyor.Hemen yarım saat içinde hepsi bir bir kaçıp gidiyorlar.Sen orada yalnızsın. Ahireti tasdik eden fakat sefahat ve delalete gidenlere o kabir bir hapsi ebedi yani sonsuz kalacağı bir hapis ve tüm dostlarından ve sevdiklerinden ayrılık içinde bir hapsi münferit yalnız başına bir hapis kapısıdır.Bu kişiler kimlerdir? Evet Allah var, Cennet Cehennem var, ben Cennet Cehennemi inkar etmedim diyenlerdir.
Üstat bediüzzaman diyor ki;
‘’İnkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır…’’ yani sen inkar etmiyorsun diye iman etmiş olmuyorsun. Öyle gördüğü, itikat ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek.İşte burası bizle ilgili… Urfa’da özellikle diyorsun kardeşim bak bunu böyle yapıyorsun, Cehennem var Cehennem!!! hele bir elini uzat elini yakayım dayanabilir misin? Diyor ki; abi en azından namaz kılıyorum bak diyorum ki yalan söylememen lazım ALLAH seni yakar diyor ki abi en azından insanları kandırmıyorum kardeşim küfür etmemen lazım Allah yakar diyor abi ben namazında niyazındayım sen benim dedemin kim olduğunu biliyor musun? Falan… Yav geç geç! Dünkü gün elinden çıktı yarında elinde senet yok ki ona ulaşasın o zaman bulunduğun gün, yaşadığın an budur bitti.Sen bu anda adamsan adamsın değilsen değilsin öyle gördüğü itikat ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek.
İstanbul’da bir tane ablamız Peygamber Efendimizi çok seviyor o kadar çok seviyor ki, nereye giderse gitsin Peygamber Efendimizin bir hadisini söylüyor bir anısını anlatıyor artık onun yanındaki kızlar oradaki arkadaşları hepsi diyor ki, bu Peygamber manyağı Peygamber delisi diye lakap takıyorlar. Kızla dalga geçiyorlar. Kızında tabii hiç umurunda değil, yine gidiyor Peygamber Efendimiz bunu dedi Peygamber Efendimiz şunu dedi vs. o kadar çok seviyor. Sonra o kız bir kaza geçiriyor hastaneye kaldırıyorlar kız bitkisel hayata giriyor yani öldü ölecek artık ailesi umudu falan kesmiş ölecek. Bir tanıdığı oraya gidiyor, hastanede bir arkadaşı ile karşılaşıyor. Sen dindar bir adamsın bizde bir tane abla var bitkisel hayata girdi arkadaşları sürekli ziyaret ediyorlar, onlarla biraz muhabbet ettim dediler ki bu kıza Peygamber aşığı diyorduk, istersen gel sende gör e tabi bu adamda Nebiye (a.s.) aşık olduğu için merak ediyor gidip bir bakalım diyor. Bakıyor ki, bir ablamız bitkisel hayata girmiş fişi çekildi mi ölecek, o durumda neyse nakil edelim falan filan 2-3 gün geliyor dua ediyor tabi bu adam oraya bir daha geliyor gidiyor. Arada da kapı böyle hafif açık bakıyorlar içerden bir ses geliyor, hemen içeri koşuyorlar.Bakıyorlar ki kız uyanmış o bağlı olan serumları böyle çekmiş yere düşürmüş ayağa kalkmış kollarını açmış diyor ki, Ya Resulullah ne için buraya gelip de kadar zahmet ettiniz… Elleri göğsüne düşüyor ve kız oracıkta hayata veda ediyor.
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz hadi şimdi alın bu kızı bir kenara indirin arabanın lastiğinden başlayalım mı evleri düşünelim mi? evlilikleri düşünelim mi? çocukları düşünelim mi? hepsini bu işin önüne koyalım mı ?Allah’ ı 50. plana 60. plana 100. plana atalım mı ilk sıraya mı alalım? Resulüm, Beni seviyorlarsa sana ittiba etsinler, sana uysunlar, senin gibi olsunlar, seni örnek alsınlar. sen kimi örnek alıyorsun? saç şeklinle bradd bit ‘ imi? kıyafetinle Polat alemdarımı? hadi bunları geçtim artık yav ahlakında kelimelerinde duruşunda konuşmanda muhabbetinde resullullahımı alıyorsun? yada namaz kılıyor musun? Peygamber Efendimizin en belirgin özelliği… Öyle gördüğü ve itikat ettiği ancak inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek . Evet, Allah var ama Allahın emrettiği gibi yaşamadı.
yol ahirete inanmayan yav cennet cehennme saçma, öyle bir şey mi olur? buradayız işte yaşıyoruz gidiceğiz, diyenler var ya ehli inkar, inkar ehli ve delalet için,o kabir bir idamı ebedi kapısı yani hem kendisini hem bütün sevdiklerini idam edecek bir dar ağacıdır öyle bildiği için cezası olarak aynısını görecek. Tabi Allah’ın Adl ismi var ya Adl yani adaletlİ.Allahu Teala adaletlidir Adl ismi var o yüzden bu adam nasıl görmüşse karşılığında onu görecek karşılığında onu görecek, sen burada çıkmışsın riyakarlık yapmamışsın kendini satmamışsın Allahı anlatmışsın, peygamberi anlatmışsın, dini anlatmışsın, insanların kalbine bunu anlatmışsın, aklına bunu sokmuşsun bitmiştir Senin görevin. Ama riya yapmışsan yani tam gol attım derken sevindim derken bayrağı kaldırıp ofsayt demesi gibi olur eğer riya yapmışsan cehennemin dibine gidersin yani madem bu 2 şık bedihidir, delil istemiyor göz ile görünür, madem ecel gizlidir. Her vakit ölüm başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette daima gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mesele karşısında biçare insan, o idamı ebedi, bir idam o dipsiz nihayetsiz hapsi münferiden kurtulmak, çaresini aramak ve kabir kapısını bir alemi bakiye bir saadeti ebediyeye ve alemi nura açılacak bir kapıya kendi hakkında çevirmek hadisesi o insanın dünyası kadar büyük bir meselesidir. En büyük meselemiz nedir. Okul mu? Atanamamak mı en büyük meselemiz? Aniden gelecek alacak götürecek seni, ben daha evlenmemiştim, yok böyle bir şey yav! yav işte ben daha iş kuracaktım, yok böyle bir şey! ya ben daha atanamamıştım yok böyle bir şey! Hiç böyle bir anlaşma yaptınız mı Allah ile? Bir anda olacak bir anda…