Çok yalnız hissediyorum kendimi. Biliyorum yalnız değilim. Belki de seni bulmam için yalnızlaştırıyorsun bazen beni.
Biliyorum terk etmeyecek olan sensin. Ne zaman terk ettin ki şimdi yalnızlığa terk edesin beni?
Belki de tenhalarda seni unutup günahlara daldığım içindir bu yalnızlık. Yalnız olmadığımı hatırlamam içindir.
Yusuf gibi kuyularda şimdi yüreğim. Yalnız, yapayalnız. Ama Yusuf’un düştüğü kuyu senin kuyundu. Senindi. Yusuf ise kuyuya emanetindi.
Ya ben? Ya günahla paramparça olmuş yüreğim? Biz kime aitiz. Kuyuda dedim ya yüreğim, keşke Yusuf’un kuyusunda hapsolsaydı yüreğim.
Kuyular ki şeytanın elinde. Yüreğim ki şimdi şeytanın evi halinde.
Akıtsam gözlerimden yaşları, temizlesem yüreğimdeki kiri… Heyhat kalbim taştan da taş kesilmiş. Günahtan bir set var göz pınarlarımın önünde. Akmaz yaşlarım akmaz ki temizlensin yüreğim.
Çok ürkütüyor bu kuyular beni.
Sensizlik yudumluyorum her dem bu kuyularda.
Sensiz ve sessiz buralar .
Sen bana unutturma kendini. Bir an olsun kendimle bırakma beni.
Kaldıramam kendimi. Kaldıramam bu günah karası yüreği.
Kaldıramayacağım yükü yükleme bana.
Tut ellerimi. Kaldır beni.
Çıkar kuyulardan.
Murat AKGÜN