Neden hiçbir şey yolunda gitmiyor
Sürekli engellerle karşılaşıyorsun
Bir şeyler sürekli Kalbin kırıyor , istediklerini elde edemiyorsun, dünya artık anlamsız gelmeye başlıyor.
Kime güvensen sonunda hep hüsrana uğruyorsun
Gözyaşlarını akıtmaktan dahi sıkılmış bir durumdasın.
İsteklerinin karşılık bulmasını her şeyin bir anda güzel olsun istiyorsun.
İmtihanlarına dayanamayacak hale gelmişsin sanki.
Başın hep önüne eğik. Hüznünü perdelemek için etrafına gülücükler savuruyorsun ama aslında içten içe yiyip bitiriyorsun kendini.
Çevrene sergilediğin yapmacık hareketlerden sıkıldın artık!
Belki bunda yükün altında ezildiğini düşünüp isyana doğru yol alıyorsun!
Ama şunu unutmuş gibisin;
Bizler hayatı imtihanlarla geçmiş bir peygamberin, sürekli imtihana tabi tutulacağı ümmeti değil miydik?
Neden yaşadığın herhangi bir intihan karşısında, olay karşısında çabuk pes ediyorsun ?
Bu yaşadığın olaylar boşuna değil ki!
Allah mü’min kullarından dert eksik etmez; Çünkü hadi-i şerifte buyuruyor ki;
Allah kim için hayır dilerse ona musibet verir.
Peki neden dert verir?
Allah kuluna derdi verir ki, Rabbini hatırlasın hep onu anarak yardım istesin ve buda aradaki, Allah ve kul sevgisini daha da çoğaltsın güçlü kılsın diye, Allah kullarına derdi verir ama kulu o derdin altında ezmez, Taşıyamayacağından fazlasını yüklemez.
Yani Bu yaşadıklarının hiçbiri Allah’ın seni sevmediği anlamına gelmiyor.
Taif’te taşlanan, Kabe’de sırtına deve işkembesi konulan peygamber
Allah’ın sevgilisi değil miydi?
Annesini, Babasını kaybeden,
Evlatlarının acısını gören bir peygamberden bahsediyorum
En yakın amcasını kaybeden,
Kalbi kırılan, delilikle itham edilen bir peygamber hem de!
Amcası tarafında hakir görülen, büyücü dinilen bir peygamber neyin hak edişini yaşıyordu söylesene?
Dünyalık sebepler ile kırılan kalbini ne zaman birleştireceksin?
ne zaman ayağa kalkacaksın?
Bu imtihan yurdunda sürekli mutlu olmakta kimin haddine?
Yaşıtların yapmacık, anlamsız bir mutluluk içerisindeyken, anlamlı bir hüzün yaşamayı istemez misin?
Bu dünyayı sevgililer sevgilisi gibi hüzün makamında yaşamak niye zorluyor nefislerimizi?
Delilikle mi itham ediliyoruz, yoksa büyücülükle mi?
Bizi taşladılar mı? Baş örtünü mü çekip aldılar yoksa?
“Allah” dediğimiz için ailemiz bizi kabul etmiyor mu?
Musap gibi mi dertlerimiz? Sümmeye gibi mi? Yoksa Alemlerin sultanı Resulullah Salallahu aleyhi vesellem gibi mi?
Bunların hiçbiri değil mi?
Ufak bir kırgınlık, küçük bir aldanmışlıkla yiyip bitiriyoruz kendimizi.
Halbuki sen bu videoyu seyrederken, kiminin annesi babası ölüyor
Kimisi tek kişilik hücrede acı çekiyor işkenceye uğruyor.
Bazılarını söylemeye dahi yürek dayanmıyor.
Sence de şükretmek için onlarca sebebimiz yokmu?
Bizim dertlerimizi derman sayacak insanlara ihanet etmiyormuyuz?